Sinemada “salgın” var – Tutku Sönmez

Sinemada “salgın” var – Tutku Sönmez

07/04/2020 Kapalı Yazar: Tutku Sönmez

Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına aldığı günlerden geçiyoruz ve birçok ülkede filmlerde görmeye alışkın olduğumuz çeşitli karantina uygulamaları hayata geçirildi. Bu süre zarfında insanların en çok tercih ettiği etkinliklerin başında film izlemek geliyor.

Koronavirüs salgını hiç kuşkusuz günümüzde yaşanan olaylara benzerliği bakımından “salgın” konulu filmlere olan ilgiyi de artırdı. Koronavirüs sebebiyle evlerinde kalabilenler için “en iyi 10 salgın hastalık konulu filmi” için seçtik. Keyifli seyirler…


  • Panic in the Streets (1950)

IMDB: 7,3/10

Elia Kazan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu New Orleans’ta çekilmiş bir gerilim filmi. Film, polisin buludğu cesettin otopside vebalı olduğunun ortaya çıkmasının ardından polisin hastalık bir salgına dönüşmeden katilleri bulup tedavi etmek için geçirdiği 2 günlük süreyi anlatır.

  • Infection (2004)

IMDB: 6/10

Masayuki Ochiai tarafından yönetilen Japon korku filmi. Film, bir doktorun farkında olmadan hastanedeki personel için korkunç sonuçlar doğuran bir hata yaptığı köhne bir hastane hakkında.

  • The Flu (2013)

IMDB: 6,7/10

Güney Kore’nin kendine özgü sinema anlayışıyla yapılmış dram/gerilim/bilimkurgu filmi.  Film, 36 saat içinde kurbanlarını öldüren ve yaklaşık yarım milyon nüfusa sahip Seongnam’daki Bundang bölgesini ölümcül H5N1 virüs salgınının yarattığı süreci anlatıyor.

  • The Crazies (2010)

IMDB: 6,1/10

‘Ölümün Babası’ George A. Romero tarafından yönetilen 1973 yapımı korku filmi. Küçük bir kasabanın şebeke suyuna karışan virüs insanları birer katile çevirmeye başlar, film bu küçük kasabada geçen olayları anlatır.

Filmin, 2010 yılında yapılmış bir yeniden çevrimine mevcut.

  • Epidemic (1987)

IMDB: 6,2/10

1987 yapımı Lars von Trier tarafından yönetilmiş Danimarka korku-sanat filmi. Yönetmen Trier ve senarist Vorsel’in kamera karşısına geçtiği film 5 güne yayılmıştır. Bir yönetmen ve bir senarist güçlerini birleştirip bir senaryo yazmaya başlar. Amaçları projelerini bir yapımcıya gösterip onayını almaktır. ‘Köpek ve Fahişe’ adını taşıyan proje bilgisayarın azizliğine uğrayarak tamamen silinir! Projeyi bir daha yazamayacağını anlayan sinemacılar yeni bir proje oluşturmaya başlar. Bu, bir salgını edinen farklı bir korku filmdir. Yeni senaryo gelişirken yaşadıkları şehirde benzer bir salgın da giderek yayılmaya başlar.

  • Contagion (2011)

IMDB: 6,7/10

Dünya prömiyeri 68. Venedik Film Festivali’nde yapan, bir çok tanıdık yüzün kamera karşısında olduğu filmin konusu; Hava yoluyla insanlara geçen ve birkaç gün içinde öldüren, ölümcül bir virüs salgını başlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinden gelen uzmanlardan oluşan medikal bir ekip, salgına çare bulmaya ve virüsten daha da hızlı yayılan panik durumunu kontrol altına almaya çalışırlar.

  • The Seventh Seal (1958)

IMDB: 8,2/10

Tarihin en önemli yönetmenlerinden kabul edilen Ingmar Bergman yönettiği ‘The Seventh Seal’; Orta Çağ’da savaştan bıkmış bir Şövalye, yanında bayraktarı ile Haçlı Seferleri’nden evine döner. Vebanın yol açtığı tahribatı görünce, böylesi bir ızdıraba neden olan Tanrı’dan kuşkulanmaya başlar. Çok geçmeden ölüm onu da ziyaret eder. Şövalye kaderine boyun eğmek yerine Ölüm’e meydan okur. Film, ölüm ve yaşamın mücadelesinin vebanın kol gezdiği bir dünyadan anlatıyor.

  • World War Z (2013)

IMDB: 7/10

Max Brooks’un aynı isimli kitabından uyarlanan ve Brad Pitt’in de başrolde olduğu filmde, Güney Kore’de ortaya çıkan bir virüs insanları yaşayan ölüler haline getirmektedir ve insanoğlu ikiye ayrılır. Zombi filmleri furyasının yeni sayılabilecek örneklerinden biri olan film zombilere kattığı yeni özelliklerle de dikkatleri üzerine çekiyor.

  • Outbreak (1995)

IMDB: 6,6/10

Dustin Hoffman, Morgan Freeman, Kevin Spacey ve birçok ünlü oyuncunun yer aldığı filmin konusu; ortaya çıkan çok ciddi ve ölümcül bir virüsü araştırmakla görevlendirilen bulaşıcı hastalıklar uzmanı araştırmaları sonucunda virüsün Amerika’ya da geldiğini tespit eder. Amerika’nın bir başka felaketten de kurtulup kurtulamayacağını izlediğimiz film, Amerika’yı tehdit eden bir başka virüs salgınıyla mücadele edilen bu günlerde izlemesi keyifli bir eser olabilir.

  •  Cabin Fever (2002)

IMDB: 5,7/10

Film, senaryo yazımında da yer alan Eli Roth’un ilk yönettiği filmdir. Filmin hikâyesinde bir grup üniversite mezununun ormanlık alanda bir kulübe kiralamaları ve et yiyen bir virüsün kurbanı olmaları anlatılmaktadır. Filmin hikâyesinin ilham kaynağı, Roth’un cilt enfeksiyonu geçirdiği bir dönemde İzlanda’ya yapılan bir gezi sırasındaki gerçek bir hayat deneyiminden gelmektedir.