Resimlerle bir hikaye: Paris Komünü | Çeviri: Tutku Sönmez

Resimlerle bir hikaye: Paris Komünü | Çeviri: Tutku Sönmez

18/03/2020 Kapalı Yazar: Tutku Sönmez
1870 yazında Fransız burjuvazisi ülkesini Prusya ile savaşa soktu. Hükümet ve ordu liderleri yozlaşmıştı. Bir dizi yenilgi vardı. Sonunda, 1870 Eylül’de 80.000 eğitimsiz ve kötü teçhizatlandırılmış adamlar, Prusya savaş makinesinin üzerine atılmıştı.
Fransızlar kuşatıldı ve mağlup edildi. 3. Napoléon ve ordusunun yarıya yakını Paris savunmasında esir alındı ve Prusyalılar başkente saldırdı.
Ama şehrin halk kitleleri bir “ulusal muhafız” birliği örgütledi. Yiyecek kıtlığını çoktan hissetmişlerdi, fırınların önünde ekmek için bekleyen ayakta aç dikilen uzun kuyruklar vardı. Yine de savunmaları için çok sayıda top üretip Paris’in rampalarına yerleştirdiler.
Bu kalkışmada mülk sahipleri kendileri için Prusyalılar’dan daha az olmayan bir tehlike sezdi. Kitleler devrimci bir iştiyake doğru harekete geçmişti; silahlar, kolaylıkla düşmanlar kadar surlar içindeki burjuvaziye doğru sallanabilirdi.
Topları ele geçirmek için bir saldırı yapıldı. Alarm verildi: şehrin tüm işçileri, erkeklerin yanısıra kadınlar, kendi savunmalarına katıldılar. Ve hükümet birlikleri, şehrin muhafızlarına saldırmak yerine kardeşçe davrandılar.
18 Mart’ta ‘Komün’ ilan edildi. Hükümet birliklerini Versailles’a sürdü. Birliklere üstün gelinmiş olsa da komünarlar gidişlerine izin verdi ve Paris’ten toz olan şehrin zenginleri rehin olarak alınmalıydı.
Şehir, ilçe ve mıntıkalar şeklinde organize edildi ve yönetimine komünar grupları getirildi; Kadınlar ve erkekler, işçiler ve entelektüeller- Lenin’in bahsettiği “yeni bir yönetim” yaratıyorlardı: “İşçilerin yönetimi”
Ve sokaklarda ayakta insanlar bu yeni yönetimin bildirisini okuyorlardı: Kilisenin ayrılması, fırınlar için gece mesaisine son verilmesi, fakirler için birikmiş kiraların istenmemesi, papazların tutuklanması, terk edilmiş fabrikaların yeniden açılması,  işçilere karşı cezaların yürürlükten kaldırılması.
O sırada Versailles’da, Thiers ve Prusyalı yetkililer tarafından yardım edilen onun gerici hükümeti, Paris Komünü’ne saldırmayı planlıyordu. Binlerce esir edilmiş Fransız askeri saldırı için geri dönüyor ve silahlanıyordu. Öte yandan komünarlarda da hazırlık sürüyordu.
Barikatlar sokaklara dikilmişti. Erkekler ve kadınlar onları birlikte inşa ediyor ve gözlüyordu. Ama şehrin tümü tutulamadı. Paris’te kalan burjuvalar, şehrin zayıf noktalarını Versailles’a haber ettiler; 22-28 Mayıs, kanlı hafta, hükümet birlikleri savunmasız kapılara akın etti.
Komünarlar yiğitçe dövüştü, Paris’in ayakta kalan en son yerinde bile hırslarını yitirmeden. Her kaldırım bir savaş alanı, her ev bir kaleydi. Komünarlar, bitkin ve yaralı bir halde, kadın ya da çocuk ayırt etmeksizin ilerleyemeden geri düşüyorlardı,.
Alevler şehri yok ederken savaşmaya devam ediyorlardı, köşeye kıstırılmışlardı. Binlercesi oldukları yerde öldürüldü; geriye kalan binler -çocuk, yaşlı, hasta- kurşunlanmak için açık alanlara sürüldü. Çıldırmış Versailles birliklerinin her müfrezesi bir cellat çetesiydi, gecikmeden sempatizan olma ihtimali olan herkesi öldürdüler. Komün kendi kanında boğuluyordu.
Geri dönen zenginlerin birçoğu, kaldırım kenarlarında durup zaferlerin solgun geçit törenini izlemeye ve kendilerini tebrik etmeye koyuldular.
Beyaz Terör’ün sınırları yoktu. Père Lachaise mezarlığında ve bir düzine farklı noktada, binlerce komünar sürüldü ve öldürüldü. General Gallifet, komünar kasabı, hükümet birlikleri duvara karşı cüretkar kalabalığa ateş ederken izliyordu. Cesetler ve henüz ölmemiş olanlar devasa tümsekler halinde yığıldı.
“Komünarların duvarı”nın bir kısmı hala ayakta ve ona doğru bakan yontulmuş yüzler; bir zamanlar kapitalist yönetime meydan okumuş ‘Komün’ün şehitleri için bir anıt…
Bir haftada 40 bin işçi katledilmişti. Sonrasında komünarların kaçabilenleri toplanıp sahte duruşmalara çıkarıldı ve suçlu bulunarak idam edildiler ya da tropik kolonilere gönderildiler.
En zorlu işlerde köleliğe zorlandılar. İşçilerin ilk yönetiminin kurulmasına yardım etmişlerdi: Galip burjuvazi intikamını; onları Fransız yabancı birliklerinin İhale Bakanlıkları altında ateş, aşırı çalışma ve ihmalden ölüme yolladı.
Büyük bir özen ve anlayışla Karl Marx, Komün’ün mirasını takip etti. Komün’ün düşüşünden hemen sonra dünyanın işçileriyle komünün yükselişine ve düşüşüne dair konuştu.
“Paris’in işçileri, bu Komün sonsuza dek yeni toplumun şanlı müjdeleyicileri olarak kutlanacaktır”
18 Mart, Paris Komünü’nün yıl dönümü, işçi sınıfının ilerleyişinin kilometre taşlarından biri. 1871’den beri tüm ülkelerin işçileri için bir kutlama ve yeniden adanmışlığın günü oldu.
Komün yeniden yaşıyor!
Ekim 1917, Paris Komün’ünden 46 yıl sonra, Bolşvik Parti liderliğinde Rusya’daki işçiler; Lenin öncülüğünde kalıcılığa dayanan ilk işçi devletini kurdu. Fabrikalardan gelen işçilerden oluşan Lenin Birlikleri tarafından Smolny’den yönetilen Bu Rus komünarlar, Neva’yı kızdıran Aurora ve proleter devrime katılan askerler ve denizciler-burjuva hükümetini “Bütün İktidar Sovyetlere” sloganı altında yendi.
“Paris Komünü ilk adımdı” dedi Lenin. Şimdi Sovyetler Birliği’nde inşa edilen sosyalist toplum, işçilerin dünya proleter komününe yürüyüşünün başlangıcıdır.

Not: William Siegel’in “The Paris Commune, a story in pictures” (1931) kitabından çeviridir.